Bu Blogda Ara

22 Aralık 2023 Cuma

22 Aralık 2023 - TCMB'nin Politika Faiz Kararı ve Yansımaları

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), piyasa beklentilerini de dikkate alarak politika faizini 250 baz puan artırarak %42.5 seviyesine çekti. Kararın metninde yer alan gelecek dönem faiz artırım sinyalleri, Ocak ayında politika faizinin %45'e yükseltilmesi ihtimalini güçlendiriyor. TCMB'nin bu adımı, kredi kartı faizlerine yansıtılmama kararıyla birlikte, özellikle tüketici finansmanı ve genel kredi piyasaları üzerinde önemli etkiler yaratıyor. Exibank kredi faizleri de aynı şekilde değişmedi. Ayrıca, Yabancı Para (YP) yükümlülükler için menkul kıymet tesis oranının düşürülmesi ve TL depo ihalelerinin başlatılması gibi sadeleştirme adımları, likidite yönetimi ve finansal istikrar açısından kritik önem taşıyor.

Yabancı Yatırımcıların Net Alımları ve TCMB Rezervlerindeki Artış

Geçen haftalarda yabancı yatırımcıların net hisse senedi ve tahvil alımları, Türk finans piyasalarında dikkate değer bir yabancı sermaye girişini işaret ediyor. Bu trend, TCMB'nin brüt döviz rezervlerinde gözlemlenen 1.2 milyar ABD Doları'lık artışla paralellik göstererek, Türkiye'nin finansal piyasalarının küresel yatırımcılar için artan çekiciliğini vurguluyor. TCMB'nin menkul kıymet istatistiklerine göre, yabancı yatırımcıların net hisse senedi alımı son haftada 396 milyon USD, net tahvil alımı ise 181 milyon USD oldu. Bu hareket, TCMB'nin brüt döviz rezervlerinin 1.2 milyar USD artışla 142.5 milyar USD'ye ulaşmasına paralel olarak gerçekleşti.

Türk Hisselerinin Durumu ve Küresel Piyasa Beklentileri

Türk hisse senetlerindeki endeks bazında düşüş dün biraz durakladı; BİST100 endeksi dün %1.3'lük artış kaydetti. Ancak, banka hisseleri ve yeni halka arz edilen şirketlerdeki dalgalanmalar, belirgin riskler barındırıyor. Küresel ölçekte ise Noel ve yeni yıl tatilleri nedeniyle piyasaların daha sakin bir seyir izlemesi bekleniyor. Bu durum, yatırımcıların kısa vadeli stratejilerini etkileyebilir.

ABD ve Avrupa Ekonomilerinin Gelişmeleri

ABD ekonomisinin 3. çeyrekte yıllıklandırılmış olarak %4.9 büyümesi ve Euro Bölgesi hisse senedi endekslerinin gösterdiği performans, global ekonomik gelişmelerin önemli göstergelerinden. Özellikle ABD'de yayınlanacak olan PCE enflasyon endeksi ve Euro Bölgesi'nden gelen faiz politikası yorumları, uluslararası finans piyasalarının seyrini etkileyebilecek faktörler arasında. Fed'in enflasyon politikaları ve kriz fonlaması, ABD ekonomisinin yönünü belirleyici unsurlar. Ayrıca, Türkiye'nin AB ve NATO ile ilişkileri, Elon Musk'ın finans piyasalarına yönelik eleştirileri ve diğer diplomatik gelişmeler, finansal piyasaların geleceği açısından büyük önem taşıyor.

Altın ve Petrol Piyasalarındaki Gelişmeler

Altın fiyatlarındaki yükseliş ve petrol piyasalarındaki oynaklık, yatırımcıların dikkatle izlemesi gereken konuların başında geliyor. Özellikle Angola'nın OPEC üyeliğinden çekilme kararı ve Kızıldeniz'deki askeri hareketlilik, petrol fiyatlarını etkileyen ana faktörler arasında. Bu durum, emtia piyasalarındaki fiyat hareketlerini daha da karmaşık bir hale getirebilir.


20 Aralık 2023 Çarşamba

20 Aralık 2023 - Moody's'in Türkiye Ekonomisi Yorumu ve Küresel Finansal Piyasaların Son Durumu

Kredi derecelendirme devi Moody's'in Türkiye ekonomisi üzerine yapmış olduğu son açıklamalar ve bu doğrultuda ortaya koyduğu değerlendirmeler, finansal piyasalar ve yatırımcılar için hayati önem taşıyor. Moody's, Türkiye ekonomisinde iyileşme sinyalleri gözlemlemesine karşın, "kurumsal kapasitedeki toparlanmanın zaman alacağı" vurgusu ile notunun sabit tutulduğunu duyurdu. Bu açıklama, Türkiye ekonomisinin gelecekteki potansiyelini değerlendirirken dikkate alınması gereken kritik bir gösterge olarak ön plana çıkıyor.

Öte yandan, Amerikan Merkez Bankası (FED) tarafından gelen faiz indirim sinyalleri, hisse senetlerinde bir ralliye neden oldu. DJ Sanayi ve NASDAQ 100 endeksi yeni zirvelere ulaşırken, MSCI Dünya endeksinin 2023 yılı kazanç oranının %21.2'ye ulaşması, global ekonomik iyimserliğin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Fed üyelerinin faiz indirimi beklentilerini yumuşatma çabalarına rağmen, piyasaların hala 2024 için altı faiz indirimi fiyatlaması, Fed ile piyasalar arasındaki iletişim sorununu gözler önüne seriyor.

Dow Jones Sanayi Endeksi'nin tarihi zirvelere ulaşması, ABD hisse senedi piyasalarının güçlü bir performans sergilediğini gösteriyor. Bu, global ekonomik iyimserliğin bir yansıması olarak kabul edilebilir. Aynı zamanda, Euro Bölgesi ve ABD ekonomilerindeki enflasyon oranları ve konut başlangıçları gibi makroekonomik göstergeler, ekonomik iyileşme sürecinin devam ettiğini işaret ediyor.

Kızıldeniz'deki Houthi militanlarının ticari gemilere yönelik saldırıları ve buna bağlı olarak oluşan kriz, piyasaları etkilemeye devam ediyor. Gemilerin alternatif yolları kullanmaya başlaması, enerji talebinde artışa ve Brent petrol fiyatlarının 80 dolar seviyesine yaklaşmasına yol açtı. ABD ve müttefiklerinin bu duruma müdahale kararı ve bölgeye askeri güç gönderme planları, Ortadoğu'daki jeopolitik riskleri daha da artırıyor. Bu tür gelişmeler, piyasaların volatilitesini artırabilecek ve küresel ekonomik dengeler üzerinde önemli etkiler yaratabilecek nitelikte. Enerji piyasaları ve genel olarak global ekonomi üzerindeki etkileri önümüzdeki günlerde dikkatle izlenmeli.

ABD'deki 2024 seçimlerine dair ilginç bir gelişme olarak Colorado eyaletinin, 2020 seçimlerinde yaşanan olayları gerekçe göstererek eski başkan Trump'ın adının oy pusulasında yer almamasına karar vermesi, politik arenada dikkat çekici bir olay. Bu karar, ABD'nin siyasi geleceği ve seçim dinamikleri açısından önemli bir dönüm noktası olabilir.

Yakında takip edilen ekonomik göstergelerden biri olan ve TÜİK-TCMB işbirliği ile yayımlanan tüketici güven endeksi Aralık ayı itibariyle 77.4 seviyesine yükselirken geçen ayın %2.6 üzerinde ve son 5 ayın zirvesinde. Bu, geleceğe yönelik beklentilerdeki iyileşmeyi gösteren bir işaret olarak kabul edilebilir. Özellikle döviz kurunun öngörülebilir bir hâl alması, son dönemde izlenen ekonomi politikalarına güvenin artması ve tüketim verilerinin iyi gitmesi, ekonominin genel durumu hakkında olumlu sinyaller veriyor. Ancak, sıkı para politikasına rağmen tüketimin zayıflamaması, enflasyonist baskıların artmasına yol açabilir, Bu da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) para politikasını sıkılaştırma ihtimalini gündeme getiriyor. Piyasaların beklediği 250Bps'den daha fazla faiz artırımı gerçekleşip gerçekleşmeyeceği, bu bağlamda büyük önem taşıyor.

Küresel mali piyasaların genel olarak tatil havasına girmesiyle nispeten iyimser bir dengelenme hakim. Bu durum, yatırımcıların geleceğe yönelik beklentilerini ve stratejilerini şekillendirmede önemli bir rol oynayabilir. Türk hisse senetleri üzerinde satış baskısı halen devam ediyor. BİST100 endeksinin %0.8 oranında geriledi. Yeni halka arz edilen şirketlerin kayıplarının göreceli olarak daha fazla. Son dönemde tırmanan halka arz çılgınlığında sona gelindiğini görüyoruz.

19 Aralık 2023 Salı

Phillips Eğrisi ve Ekonomik Gerçekler: Teknik Bir Bakış


Phillips Eğirisi Nedir?

Phillips Eğrisi, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkiyi anlamada ekonomistlere uzun yıllar rehberlik etmiştir. Ancak, bu teorik modelin pratikteki uygulamaları, özellikle merkez bankalarının faiz politikaları bağlamında, daha teknik bir incelemeyi gerektirir.

Phillips Eğrisi'nin Teorik Temelleri: Phillips Eğrisi, aslen A.W. Phillips tarafından 1958'de yapılan bir araştırma sonucunda ortaya çıkmış, İngiltere'de 1861-1957 yılları arasındaki veriler kullanılarak oluşturulmuştur. Eğri, nominal ücret artış oranları ile işsizlik oranları arasında negatif bir ilişki olduğunu öne sürmüştür. Teorik olarak, bu analiz, iş gücü piyasasının talep fazlalığı durumunda (düşük işsizlik) ücretlerin yükselmesine ve dolayısıyla enflasyonun artmasına yol açtığını göstermiştir.

Teknik Perspektiften Phillips Eğrisi: Phillips Eğrisi'nin ilk formülasyonu, zaman içinde değişen ekonomik koşullar ve beklentiler dikkate alındığında, sınırlı bir perspektif sunar. 1970'lerde yaşanan stagflasyon, Phillips Eğrisi'nin işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkinin her zaman sabit olmadığını ortaya koymuştur. Bu, beklenti-augmented (beklentiye göre düzeltilmiş) Phillips Eğrisi gibi yeni modellerin geliştirilmesine yol açmıştır. Bu modelde, enflasyon beklentileri, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkiyi etkileyen bir faktör olarak kabul edilir.

Ekonomik Gerçeklik ve Merkez Bankalarının Rolü
Modern ekonomilerde, merkez bankalarının para politikası araçları, özellikle faiz oranlarını ayarlamak ve parasal sıkılaştırma veya genişleme yapılması, Phillips Eğrisi'ne yeni bir boyut kazandırmıştır. Faiz oranlarını artırarak para arzını sıkılaştırmak, genellikle kredi maliyetlerini artırır ve yatırımları azaltır. Bu da, kısa vadede işsizliğin artmasına neden olabilir. Ancak, bu durum uzun vadede enflasyonist baskıları azaltır ve ekonomik istikrarı sağlamaya yardımcı olur.

Phillips Eğrisi, ekonomik politika yapımında önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Ancak, modern ekonomilerin karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu eğriyi yorumlarken daha kapsamlı bir yaklaşım gerekmektedir. Merkez bankalarının faiz politikaları, işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişkide önemli bir rol oynar. Bu nedenle, ekonomik politikaların etkilerini değerlendirirken, dinamik piyasa koşulları ve beklentiler de dikkate alınmalıdır.

Türkiye için yıllık ortalama veriler analiz edildiğinde Phillips eğrisi bize enflasyonla işsizlik oranı arasında ters yönlü bir ilişki olduğunu gösterir. Zaman zaman bu iki gösterge birlikte hareket etse de aslen negatif ilişki içindedirler. 

Ancak işsizlik ve enflasyon arasındaki ilişki, bir noktadan sonra ters yönlü bir ilişki olmaktan çıkmaktadır. Bu nedenle, enflasyonla mücadele politikası belirli bir aşamadan sonra terk edilebilmektedir. Sonuç olarak enflasyonu düşürmek ve işsizliği artırmak arasında bir seçim yapmak zorunda kalmak yerine yapısal reformlarla, her ikisini de aynı anda başarılabilir.

19 Aralık 2023 - Küresel Finans Piyasalarında Dönüşüm: Derinlemesine Bir Analiz ve Yatırımcı Perspektifleri


Küresel finans arenasında, dinamikler sürekli evrim geçiriyor ve bu değişimler yatırımcıların stratejilerini belirgin şekilde etkiliyor. 2024 yılına doğru ilerlerken, Türk hisse senetleri piyasasından global ekonomik göstergelere kadar uzanan geniş bir spektrumda meydana gelen olaylar, finansal piyasaların geleceğine dair önemli ipuçları sunmakta. Bugünkü yazımızda, son gelişmeleri ve bunların yatırım kararları üzerindeki potansiyel etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.

Türk Hisse Senetleri Piyasasındaki Volatilite: Son günlerde Türk hisse senetleri piyasası, önemli ölçüde satış baskısı altında kalıyor. Özellikle halka arz edilen hisselerdeki sert satışlar, 'halka arz çılgınlığı'nın son bulup bulmadığına dair spekülasyonlara neden olmuyor. BIST100 endeksinin %2.5 oranında düşüşü, yatırımcıların risk algılarında artışa işaret etmekte.

TL Mevduat Faizlerindeki Artış ve Ekonomik Etkileri: TL mevduat faiz oranlarının %50'ler seviyesine çıkması, iç piyasadaki talebi olumsuz etkileyebilir. Merkez Bankası Başkanı'nın bu yöndeki talepleri ve faiz oranlarının daha da yükselebileceği yönündeki beklentiler, hisse senetleri piyasasında mevcut satış baskısının temel nedenleri arasında değerlendirilebilir.

Ekonomik Politikaların Makro ve Mikro Düzeydeki Yansımaları: Uygulanan ekonomik politikaların mikro düzeyde yarattığı zorluklar, makro düzeyde olumlu sonuçlar doğurabilir. Bu bağlamda, tahvil faizlerindeki düşüş ve döviz kurlarındaki stabilizasyon, bu politikaların makroekonomik faydalarını göstermektedir.

Kızıldeniz'deki Gerginlik ve Küresel Etkileri: Yemenli Houthi militanlarının Kızıldeniz'deki ticari gemilere yönelik saldırıları, küresel ticaret üzerinde önemli etkiler yaratıyor. ABD'nin bölgeye koruma timi gönderme kararı ve navlun fiyatlarında meydana gelen artış, bu gerginliğin uluslararası ticaret üzerindeki potansiyel etkilerini vurgulamakta.

Sigara Fiyatlarındaki Artış ve Ekonomik Etkileri: Önümüzdeki yıl sigara fiyatlarının ciddi oranda artması bekleniyor. Habertürk'ün haberine göre, 1 paket sigaradan alınacak verginin 51.5 TL'ye çıkması, tüketici fiyat dinamiklerinde önemli değişikliklere yol açabilir.

Küresel Ekonomik Göstergeler ve Analizi:

  • Petrol fiyatları, Kızıldeniz'deki olayların bir sonucu olarak artış gösterdi.
  • Türkiye'de konut fiyatlarının yıllık %86,5 oranında artışı dikkat çekicidir.
  • Almanya IFO İş Dünyası İklim Endeksi'nde gözlenen düşüş, ekonomik belirsizlikleri gözler önüne sermekte.
  • ABD hisse senedi piyasaları, Federal Rezerv politikaları ve diğer global gelişmeler ışığında dalgalı bir seyir izliyor.

2023 yılının son günlerine doğru ilerlerken, finans piyasaları birçok farklı faktörden etkilenmekte. Türkiye'deki hisse senetleri piyasasından global ekonomik göstergelere kadar uzanan bu faktörler, yatırımcıların geleceğe yönelik stratejilerini şekillendirme sürecinde hayati önem taşımakta. Bu volatil koşullar altında bilgiye dayalı ve özenli kararlar alınması oldukça elzem.

18 Aralık 2023 Pazartesi

18 Aralık 2023 - Küresel Ekonomide Denge Oyunu: Türkiye ve Dünya Piyasalarındaki Son Gelişmeler

Moody's ve Türkiye'nin Kredi Notu Paradoksu

Geçtiğimiz haftalarda ekonomik gündem, Moody's'in beklenmedik bir şekilde Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi ile hareketlendi. Bu karar, özellikle CDS risk priminin 290 baz puan seviyelerine düşmesi ile birlikte, Türkiye'nin kredi notunun görece düşük kalmasının yarattığı uyumsuzluğu daha da belirginleştirdi. Piyasalar, Moody's'in bu tutumunu nasıl yorumlamalı? Bu durum, uluslararası yatırımcıların Türkiye ekonomisine bakışını nasıl etkileyecek? hep birlikte göreceğiz.

TCMB'nin İyimser Enflasyon Beklentileri

Türkiye ekonomisindeki enflasyonist baskılarla mücadele devam ederken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son Piyasa Katılımcıları Anketi önemli bir iyileşme işareti verdi. Anket sonuçlarına göre, bir yıl sonrası için TÜFE enflasyon beklentisi %43.9'dan %41.2'ye geriledi.

Konut Piyasasında Düşüş Trendi

Türkiye'nin konut piyasasında ise farklı bir senaryo ile karşı karşıyayız. Kasım ayında gerçekleşen konut satışları, geçen yılın aynı ayına kıyasla %20.6'lık bir azalış gösterdi. Ancak, bu durum genel trendlerin bir parçası olarak değerlendirilmeli. Yılın ilk 11 ayında ortalama aylık satış rakamlarına bakıldığında, konut satışlarının istikrarlı bir seyir izlediği görülüyor.

İlaç Sektöründe Fiyat Güncellemesi ve Enflasyon Üzerindeki Etkisi

Sağlık sektöründe ise ilaç fiyatlandırmasında önemli bir değişiklik yaşandı. Resmi Gazete'de de yayımlanmasıyla, ilaç fiyatlandırmasında baz alınan Euro/TL kuru %25 oranında güncellendi. Bu durum, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) enflasyonuna doğrudan etkisiyle yaklaşık 0.2 puanlık bir artışa yol açabilir. Sağlık harcamalarının enflasyon üzerindeki etkisi, ekonomi politikalarının şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak.

FED'in Piyasa Üzerindeki Etkisi ve TCMB Faiz Kararı

Küresel ölçekte ise Amerikan Merkez Bankası (FED)'in faiz politikaları dikkat çekici. FED'in güvercin tavrına rağmen, bazı bölge başkanlarının şahin açıklamaları, piyasa iyimserliğini bir miktar sönümlüyor. Bu durum, Türkiye Merkez Bankası'nın (TCMB) bu haftaki faiz kararı öncesinde piyasaların nasıl bir rota izleyeceğini merak konusu yapmakta. Piyasa beklentisi 250 baz puanlık bir faiz artırımı yönünde olmasına rağmen, güçlü perakende satışlar TCMB'nin daha agresif bir tutum sergilemesine neden olabilir.

Küresel Piyasalarda Dalgalanmalar

Ek olarak, ABD borsalarının ardışık yedinci haftayı da pozitif kapatması, ekonomik iyimserliğin devam ettiğine işaret ediyor. Ancak, bu iyimserlik dengeli bir yaklaşım gerektiriyor. Özellikle ABD'de sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı ve imalat sanayi PMI verilerinin beklentilerin altında kalması, piyasalarda belirsizlik yaratıyor.

Hem Türkiye hem de küresel ekonomi için dengelerin sürekli değiştiği bir dönemden geçiyoruz. Ekonomi politikaları, merkez bankalarının faiz kararları ve piyasa dinamikleri bu dengelerin kritik unsurları olarak ön plana çıkıyor. İlerleyen günlerde, bu değişkenlerin ekonomi üzerindeki etkilerini daha net bir şekilde gözlemleyeceğiz.

16 Aralık 2023 Cumartesi

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Gizli Anlamları


Türkiye'nin CDS Seviyesinde Son Durum!

Ekonomi dünyasında, bazen beklenmedik gelişmeler, gerçekten ne olup bittiğini anlamak isteyenler için altın değerinde fırsatlar sunar. Türkiye'nin 5 yıllık CDS seviyesinin 285'e düşmesi ve Moody's'in beklenen kredi notu güncellemesini yapmaması, bu türden bir olay. Bu iki önemli gelişme, Türkiye ekonomisinin güncel durumu ve geleceği hakkında ne anlatıyor?

Moody's, Türkiye'nin Kredi Notunu Değiştirmedi!

Kredi Temerrüt Takası (CDS), bir ülkenin ya da şirketin borcunu ödeyememe riskini ifade eden bir göstergedir. Düşük CDS seviyeleri, yatırımcıların o ülkeye olan güveninin yüksek olduğunu gösterir. Türkiye'nin CDS seviyesinin 285'e düşmesi, uluslararası yatırımcıların gözünde Türkiye'nin kredi riskinin azaldığını ve ekonomik istikrarın arttığını gösteriyor. Bu durum, ekonomik göstergeler açısından olumlu bir işaret olarak kabul edilir.

Moody's'in Türkiye Kredi Notu Kararının Ardındaki Gerçekler

Kredi derecelendirme ajansı Moody's'in, Türkiye'nin kredi notunu güncellememesi piyasalarda bazı soru işaretleri yarattı. Moody's, en son Türkiye'nin kredi notunu "B3" seviyesinde ve görünümünü "durağan" olarak belirlemişti. Bu durum, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu zorlukları ve potansiyel riskleri göz önünde bulundurarak yatırımcılara temkinli bir mesaj veriyor.

Türkiye Ekonomisi için CDS Düşüşünün ve Moody's Kararının Anlamı

Türkiye'nin ekonomik geleceği, hem yerel hem de uluslararası aktörler için kritik bir öneme sahip. CDS seviyelerindeki düşüş ve Moody's'in kredi notu kararı, Türkiye ekonomisine dair karmaşık bir tablo sunuyor. Yatırımcılar ve politika yapıcılar için bu durum, ekonomik stratejilerini gözden geçirme ve geleceğe dair sağlam adımlar atma fırsatı sunuyor. Türkiye ekonomisinin ilerleyen dönemlerde nasıl bir yol izleyeceği, yapılan reformlar ve uluslararası ekonomik koşullarla yakından ilişkili olacak.

Sonuç:

CDS seviyelerindeki düşüş, Türkiye ekonomisinde olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir. Ancak, Moody's'in kredi notunu değerlendirmemiş olması, Türkiye ekonomisinin karşı karşıya olduğu riskleri de gösteriyor. Türkiye ekonomisinin geleceği için daha net bir tablo çizmek için, yapılan reformların ve uluslararası ekonomik koşulların yakından takip edilmesi gerekiyor.

2 Ağustos 2018 Perşembe

Sektörel Bilanço Nedir? BIST Şirket Bilançolarının Sektörel Rasyoları


Bildiğiniz üzere muhasebede çift yönlü hesap sisteminin bir gereği olarak bilanço’daki aktif ve pasif yönler birbirine eşittir. Aktifler; işletmenin sahip olduğu varlıkları, pasifler ise bu varlıkların sağlandığı yabancı kaynakları ve özsermayeyi göstermektedir.

Bundan tam 8 sene önce bilanço’un ne olduğunu ve neyi ifade ettiğini Bilanço Nedir? başlıklı bir yazıyla basit anlaşılabilir bir örnekle anlatmaya çalışmıştık. Şimdi ise bir miktar bilanço analizine değineceğiz. Bilanço’nun analiz edilmesiyle şirketler için kayda değer birçok bilgi kısa sürede edinilebilmektedir. Tıpkı şirketin o anki fotoğrafının çekilmesi gibi, şirketin parayı nereye bağladığı ve bu parayı nereden bulduğunu rahatlıkla gözlemleyebilmekteyiz.

Bilanço’da 5 temel başlık vardır. Aşağıda yer alan bu 5 başlığı ve yönlerini (aktif mi pasif mi) asla unutmazsanız herşey kolaydır.

AKTİF HESAPLAR
(VARLIKLAR)
PASİF HESAPLAR
(KAYNAKLAR)
1- Duran Varlıklar
2- Dönen Varlıklar
3- Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar
4- Uzun Vadeli Yabancı Kaynaklar
5- Özkaynaklar

Peki bir şirketin sadece bilançosuna bakarak (ancak ismini bilmeden) o şirketin hangi sektörde faaliyet gösterdiği konusunda fikir yürütebilir miyiz?

Sorunun cevabı; Evet.

Sadece bilanço’ya bakarak bir şirketin üretim şirketi mi yoksa ticaret şirketi mi olduğu konusunda rahatlıkla fikir yürütebiliriz. Örneğin, üretim yapan bir şirketin duran varlıklarının toplam aktif içerisindeki payının yüksek olması beklenir. Çünkü üretim yapan şirketler üretimlerine devam edebilmesi için birçok duran varlık (bina+tesis+makina...vb) yatırımı yapmak durumundadır. Şirketin faaliyeti daha da yüksek yatırım gerektiren ağır sanayi ise duran varlıklar hesabının toplam aktif içindeki payının normalden daha da yüksek olması beklenir. Perakende şirketlerinde ise, durum tam tersidir. Perakande şirketlerinin bilanço’suna baktığımızda bu sefer dönen varlıklarının toplam aktif içerisindeki paylarının yüksek olduğunu görürüz. Çünkü bu tarz şirketlerin üretim yapmak gibi bir amaçlarının olmaması sebebiyle, ticari güçlerini koruyabilmek adına ya nakit kalmayı tercih edebilir, ya da ticari bir fırsat varsa eğer stok doldurmayı tercih edebilmektedir.

Aşağıda  bazı BIST şirketlerine ait 31/12/2017 tarihli bilançoları üzerinden hesaplanan bazı finansal bilgileri iletiyorum.

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.