Bu Blogda Ara

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Küresel İthalat Büyümesi ve Türkiye’nin İhracatı

Merkez Bankası'nın çeyrek dönemlerde yayınlamakta olduğu Enflasyon Raporları'nda, KUTU adı verilen ayrılmış bölümlerde ekonomi ile ilgili güzel konular işleniyor. En son yayınlanan raporda beğendiğim bir konuyu sizlerle de paylaşmak istedim.  

İhracatın önemli bir belirleyicisi ihracat yapılan pazarlardaki büyümedir. Ticaret ortaklarımızın Türkiye’den yaptıkları ithalat dünya genelinden yaptıkları toplam ithalatlarının küçük bir kısmını oluşturduğu için, bu pazarlardaki toplam ithalat talebi Türkiye’nin ihracatı açısından büyük ölçüde bağımsız bir dış değişken olarak düşünülebilir. Bu kutuda Türkiye’nin ihracat yaptığı pazarlardaki büyüme incelenmekte ve Türkiye’nin ihracat büyümesiyle olan ilişkisi anlatılmaktadır. 
Küresel ithalat büyümesinin güçlü olduğu yıllarda Türkiye’nin ihracatı da hızlı artma eğilimi göstermiştir (Grafik 1). Ancak Türkiye’nin ihracatının ağırlıklı olduğu ülke veya sektörlerdeki talep dünya genelinden daha güçlü veya zayıf seyredebilmektedir. Örneğin Türkiye’nin ihracatının büyük bir kısmının yapıldığı Avrupa ülkelerinde küresel kriz sonrası toparlanmanın zayıf olması Türkiye’nin ihracatını olumsuz etkilemiştir. Daha güçlü bir toparlanma sergileyen ve dünya ticaretinde büyük ağırlığa sahip ABD ve Uzak Doğu ülkelerinin ise Türkiye ihracatındaki ağırlığı görece düşüktür. Türkiye’nin ihracat yaptığı ülke veya sektörlere özel bu tür farklılıkları doğru bir şekilde hesaba katabilmek amacıyla, ülke ve sektör bazında her ihracat pazarını Türkiye’nin ihracatı içindeki payıyla ağırlıklandırmak suretiyle bir “ağırlıklandırılmış küresel ithalat büyümesi” hesaplanmıştır. Grafik 2’de gösterilen bu küresel ithalat ölçüsünün Türkiye’nin ihracatı açısından anahtar bir belirleyici olduğu görülmektedir.





Grafik 2’deki yeni gösterge, Grafik 1’deki ağırlıksız küresel ithalat büyümesinden oldukça farklı sonuçlar verebilmektedir. Örneğin, Grafik 1’e dayanarak Türkiye’nin ihracat performansının 2010 ve 2011 yıllarında dünya ithalat büyümesiyle karşılaştırıldığında zayıf kaldığı şeklinde bir izlenim edinilebilir. Ancak Grafik 2’de bu izlenimin doğru olmadığı görülmektedir. Avrupa’nın ihracatımızdaki yüksek ağırlığını hesaba katan Grafik 2’deki ölçü, ihracat büyümemizin kriz sonrasında ithalat pazarlarındaki büyümeye eşit veya daha güçlü olduğunu göstermektedir. 
Grafik 1 ve 2 ile ilgili not edilmesi gereken diğer bir husus ise, bu grafiklerdeki Türkiye ihracatı serisinin doğrudan TÜİK’ten değil, analizde içsel tutarlılık amacıyla UNCTAD’tan (anılan 100 ülkenin Türkiye’den yaptıklarını rapor ettikleri ithalat miktarlarının toplamı olarak) alınmış olmasıdır. Ancak bu iki serinin büyüme oranları birbirine oldukça yakındır (Grafik 3). Grafikteki son gözlem olan 2012 yılı ile ilgili ilginç bir bulgu ise, ticaret ortaklarımızın ithalat kayıtlarına göre Türkiye’nin 2012’deki toplam ihracat artışının altın dışı kalemlerden kaynaklanan kısmının TÜİK verilerine kıyasla oldukça yüksek olduğudur.



Grafik 2’deki küresel ithalat göstergesinden özetle şu sonuçlara ulaşılmaktadır:
Örneklem döneminde (1995-2012 yıllarında) Türkiye’nin ihracat artışı ithalat pazarlarındaki büyümeden belirgin şekilde daha hızlı olmuştur. Bu büyüme farkının ima ettiği pazar payı artışı bir endeks olarak Grafik 4’te gösterilmektedir. Anılan pazar payı artışı özellikle 2001 krizi sonrasında (2001-2003 döneminde) çok güçlü olmuş, 2004 ve sonrasında da yüksek olmaya devam etmiştir. TL’nin aşırı değerli olduğuna dair tartışmaların zaman zaman gündeme geldiği 2009 ve 2010 yıllarında anılan artış ara vermekle birlikte 2011 ve 2012 yıllarında tekrar hız kazanmıştır. Son olarak, Grafik 2’deki ihracat büyüme hızında 2004 yılı sonrasında görülen azalma ihracat performansındaki bir düşüşten çok ihracat pazarlarımızın büyüme hızındaki aşağı yönlü bir eğilimi yansıtmaktadır.

Kaynak: TCMB

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.