Bu Blogda Ara

26 Aralık 2016 Pazartesi

İŞSİZLİK ORANI NEREYE GİDİYOR?

Bir ekonomide çalışmak isteyip te insanların iş bulamamasına işsizlik denir. Diğer bir ifadeyle istihdam sağlanamama da diyebiliriz. Şimdi gelelim işsizlik oranı nedir’e işsizlik oranı; çalışmak isteyen insanların toplam iş gücündeki payını ifade eder. 

Matematiksel bir ifade ile anlatmak istersek; 
İşsizlik Oranı = (İşsiz Sayısı / İş Gücü) *100

Temel bilmemiz gereken şeyleri öğrendik , sırada yorumlamak var.İşsizlik gelişmekte olan ve gelişmiş ülkelerde fazlaca görülmektedir. Bildiğimiz üzere ülkemizde de işsiz sayımız yeterince fazla ve doğurduğu sorunlarda epeyce büyüktür. İşsiz kalan kişilerin üzerinde gördüğümüz ekonomik ve psikolojik etkileri çevresine de yansıtarak daha büyük sonuçlar doğurur. Bu sonuçlar doğrultusunda ekonomi politikalarının ve hükümetin tam istihdam sağlaması hedefi önemlidir. Aksi taktirde işsizlik oranı daha fazla artacak gibi gözüküyor.  Yüksek oranlı işsizlik ile mücadele eden Türkiye’nin özellikle son dönemlerde işsizlere ve işgücü piyasasına yeni dahil olan genç işsizlere istihdam olanağı sağlayamadığı kabul edilmektedir bu doğrultuda işsizlik oranlarında bir azalma olmadı aksine daha da arttığını görmekteyiz. İçinde bulunduğumuz bu yılda işsizlik oranları açıklandıkça büyüklerimizin deyimiyle yüreklerimiz ağzımıza geldi. Dur durak bilmeyen bu yükselmede aklımıza ilk gelen şey ; ‘Yeni mezunlar iş bulabilecek mi ?’ böyle devam ederse çok zor gözüküyor. Bu yıl ki işsizlik oranlarına baktığımız her açıklanan oran adeta bir diğeri ile yarışıyor. Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 20’ye dayandı , yani bu demek oluyor ki 5 gençten biri işsiz.

28 Mart 2016 Pazartesi

İhracatın İthalatı Karşılama Oranı ile Ekonomik Büyüme İlişkisi

1987'den bu yana, ihracatın ithalatı karşılama oranı ile Türkiye ekonomisinin büyüme oranları karşılaştırıldığında aralarındaki korelasyon oldukça yüksektir.


6 Şubat 2016 Cumartesi

2016'da Dolar Ne Olur / Türkiye'de Portföy Hareketleri


2016'da Dolar Ne Olur

TCMB tarafından hazırlanan yılbaşından beri toplam portföy hareketi verilerinden de anlaşılacağı üzere, Türkiye'den 2015'den itibaren net para çıkışı yaşanıyor.

Başta FED'in faiz artırması olmak üzere küresel konjontürde yaşanan gelişmeler, seçim yılı nedeniyle iç siyası ortamdaki belirsizlik ve bölgedeki jeopolitik riskler 2015 dönem başı USD/TRL kurunun 2,32'li seviyelerden 3,00 seviyesine gerilemesindeki en büyük etkenler.

Türkiye ekonomisindeki konular malesef hep aynı, hep aynı şeyleri konuşuyoruz. 2015'de Doları artıran nedenler neyse 2016'da Doların aynı seviyerde kalmasını sağlayacak olan nedenler hemen hemen aynı.

Normal şartlar altında kur artışının 2016'da da devam etmesi ve kurun 3,50'nin de üzerine çıkması beklenir. Ancak, FED tarafında yapılan faiz artırımının beklenenden daha uzun süreceğine ilişkin açıklamalar, iç siyasi ortamın tek parti dönemiyle birlikte istikrara kavuşmuş olması, bölgedeki jeopolik risklere rağmen yapılan BATI'dan yana söylemler bu doğrultuda rating kuruluşlarınca yapılan olumlu açıklamalar nedeniyle 2016'da kurun 2015'de olduğu gibi yükseleceğini düşünmek pek de mümkün gözükmüyor. 

Özetle; 2016 Dolar kuru açısından dalga boyunun yüksek (volatilitenin yüksek) olduğu, ancak, günün sonunda kurdaki artışın sınırlı kalacağı bir yıl olacaktır. Taa ki bugünkü şartların aksine bir hikaye oluşuncaya kadar.



Orta Vadeli Plan 2016 - 2018

11/01/2016 tarihinde, 2016-2018 yıllarına ilişkin revize Orta Vadeli Plan yayınlandı. İş yoğunluğumdan dolayı yayınlanan OVP'yi değerlendirme fırsatı bulamamıştım.

Kalkınma Bakanlığınca hazırlanan, Bakanlar Kurulu tarafından kabul edilen, Türkiye'nin 3 yıllık yol haritasını birkaç cümleyle özetlersek; makroekonomik istikrarın korunduğu, cari açığın ve enflasyonun aşamalı olarak düşürüldüğü bir ortamda temel olarak yapısal reformlar yoluyla büyümenin artırılması ve daha kapsayıcı hale getirilmesi hedeflenmiştir. 

Bu hedef çerçevesinde, yapısal reformların hayata geçirilmesine kararlılıkla devam edileceği ve büyüme stratejisi açısından büyük öneme sahip olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Onuncu Kalkınma Planında yer alan ve daha önce kamuoyuyla paylaşılan 25 Öncelikli Dönüşüm Programının uygulanmasının etkin bir şekilde takip edileceği vurgulanmıştır. 

Programın makroekonomik çerçevesi oluşturulurken; dönem içerisinde, belirsizlik ortamının azalacağı, küresel büyümenin tedrici olarak artacağı, ticaret ortaklarının ılımlı büyüyeceği, finansal piyasalardaki dalgalanmaların ve jeopolitik risklerin azalacağı, Fed’in faiz artırımlarının tedrici olacağı ve bu kararların ekonomi üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı, büyümenin finansmanında yurt içi tasarruflarla birlikte yabancı sermaye girişinin belirli bir katkıyı sağlayacağı, dış ticaret hadlerinde göreli bir iyileşme olacağı varsayılmıştır.

·         Geçen yıl yayınlanan Orta Vadeli Program'da (OVP), 2015 için öngörülen  yıllık %3'lük büyüme rakamı, yeni OVP'de yıllık % 4’e çekilmiştir. 2016 yılı için büyüme yıllık % 4'ten  % 4,5’e revize edilirken, söz konusu rakam 2017 yılı için % 5,0 (önceki 4,5%), 2018 için de % 5 olarak tahmin edilmiştir.

·         Önceki OVP'de bu yıl sonu için yıllık %7,6 olarak beklenen TÜFE tahmini,  yıllık %8,8'e, 2016 için yıllık %6,5'tan  yıllık %7,5’a, 2017 için ise yıllık %5,5'ten  %6,0'a çıkarılmıştır. 2018'de de TÜFE için %5 tahmini aynı bırakılmıştır.

·         Merkezi yönetim bütçe açığının, 2015’de GSYH’nin %1,2 (önceki %1,3), 2016’da %1,3 (önceki %0,7), 2017’de %1,0 (önceki %0,6) , 2018’de ise %0,8 olması beklenirken (önceki %0,4), FDF (faiz dışı fazla)’nin, 2015’de GSYH’nin %1,5 (önceki %1,5), 2016’da %1,2  (önceki %1,8), 2017’de %1,4 (önceki %1,9) ve 2018’de %1.4 (önceki %2,0) olması beklenmektedir.


·         AB tanımlı kamu borç stoğunun, 2015’de GSYH’nin %32,6’a (önceki %34), 2016’da %31,7’e (önceki %32,8), 2017’de %30,5’e (önceki %31,3) ve 2018’de %29,5’e (önceki %30) gerilemesi beklenmektedir.

      Özetle; yüksek büyüme amaçlanırken, maliye politikası gevşetiliyor. Enflasyon konusunda daha gerçekçi hedefler belirlenmiş olması olumlu. Ancak, makroekonomik çerçeveye ilişkin varsayımlar, gerçekçi olmadığı kadar oldukça iyimser. Jeopolitik risklerin uzun sürmemesi ve olumlu bir küresel konjonktür halinde OVP'deki büyüme hedeflerine yaklaşılması mümkün olabilir. Fakat büyüme performansının zayıflaması halinde bütçe hedeflerinin de gerçekleşmesi pek de kolay gözükmüyor. 

30 Kasım 2015 Pazartesi

Hangi Finansal Tablolar Hazırlanmalı, Finansal Tabloların Hazırlanması ve Sunumu

Türk Ticaret Kanunu (TTK) uyarıca finansal tabloların hazırlanması ve sunumu ile ilgili düzenlemeler artık “Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu” (KGK) tarafından yapılmaktadır.

Son dönemde TTK, KGK ve Bakanlar Kurulu tarafından ortaya atılan yeni düzenlemeler nedeniyle, Şirketlerin hangi finansal tabloları hazırlayacağı konusunda tereddüte düştüğü görülmektedir. Hakikaten mevzuat birbirine girmiş durumdadır. Şirketlerin bağımsız denetime tabi olup olmadığı, TMS/TFRS mali tablolar hazırlamasının gerekip/gerekmediği veya konsolide finansal tablo mu yoksa solo(bireysel) finansal tablo mu hazırlayacağı yada Muhasebe Sistemi Uygulamaları Genel Tebliği’nin (MSUGT) ne anlama geldiği tam olarak anlaşılamamış, yapılan düzenlemeler kafa karışıklığına neden olmuştur. Bu yazımızda, şirketlerin hangi finansal tabloları hazırlaması gerektiği konusunda bir nebze olsun bu kafa karışıklığına son verilmesi amaçlanmıştır.


Aşağıdaki konuyu özetleyen güzel bir tablo yer alıyor. Konuyu anlamak isteyenler için bu tablonun ezberlenmesi elzem.






3 Temmuz 2015 Cuma

Nakit Sermaye Artışına Vergisel Teşvik

07 Nisan 2015 tarihli 29319 sayılı resmi gazetede yayınlanan, “bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun”un 8. Maddesi ile, (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/04/20150407-19.htm)

13/06/2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Diğer İndirimler başlığı altındaki 10. Maddesinin birinci fıkrasına bazı eklemeler yapılmıştır. (http://www.istanbulsmmmodasi.org.tr/html.asp?id=6053)

Bu  eklemelerle; Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin, ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki NAKDİ SERMAYE ARTIŞLARI veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ÖDENMİŞ SERMAYENİN NAKİT OLARAK KARŞILANAN KISMI üzerinden TCMB tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si kurum kazancından indirilebilir hale gelmiştir. Uygulama 01/07/2015 tarihi itibariyle yürürlüğe girdi.

Ancak, 30/06/2015 tarihinde yayınlanan 2015/7910 sayılı kararname eki kararıyda bu uygulamaya ilişkin birçok düzenmeye gidlmiştir. (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2015/06/20150630-14-1.pdf)

Asıl işi sermaye yatırımı olan, ana faaliyet konusu şirketlere iştirak etmek, ortak olmak veya satın almak, karşılığında ise, temettü geliri elde etmek olan Holding statüsündeki Şirketlerin bu düzenmeyle uygulama dışında bırakıldığı gözükmektedir. Durum böyle olunca, bu teşvikten yararlanan Şirket sayısı bir hayli azalacaktır. 

İlgili düzenlemeyle uygulama dışında bırakılan bazı başlıklar aşağıdaki gibidir, detayları için kararnamenin tamamına paylaştığım linklerden ulaşabilirsiniz.

a) Gelirlerinin %25 veya fazlası şirket faaliyeti ile orantılı sermaye, organizasyon ve personel istihdamı suretiyle yürütülen ticarî, ziraî veya serbest meslek faaliyeti dışındaki faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşan sermaye şirketleri için,

b)Aktif toplamının %50 veya daha fazlası bağlı menkul kıymetler, bağlı ortaklıklar ve iştirak paylarından oluşan sermaye şirketleri için,

c) Artırılan nakdi sermayenin başka şirketlere sermaye olarak konulan veya kredi olarak kullandırılan kısmına tekabül eden tutarı için,

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.