Bu Blogda Ara

23 Ağustos 2012 Perşembe

İşsizlik Oranında Artış Yaşanabilir !


Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Mayıs ayı itibariyle İşsizlik Oranı %8,2 olarak açıklandı. İşsizlik Oranı böylece son 10 yılın en düşük seviyesini görmüş oldu. İşsizlik Oranı’nı daha doğru analiz etmek için mevsimsel etkilerden arındırılmış İşsizlik Oranı’na bakmak gerekir. Mayıs ayında mevsimsel etkilerden arındırılmış İşsizlik Oranı ise, 9,0% olarak açıklandı.

Bu tarz belli bir zaman serisindeki eğilimlerin doğru bir şekilde analiz edilebilmesi için mevsimsel etkilerden arındırılmış olması büyük önem taşımaktadır. Her yıl aynı dönemde tekrarlanan mevsimsel  hareketlerin ayrıştırılmasının yanı sıra, bayram ve haftasonu gibi takvimsel hareketlerin de dikkate alınmış olması gerekmektedir. Bu nedenle yazının bundan sonraki bölümünde tüm analizler mevsimsel etkilerden arındırılmış İşsizlik Oranı dikkate alınarak yapılacaktır.

Türkiye Ekonomisi, 2008 krizi sonrası  4 çeyrek üst üste küçülürken, 2009 sonrasında agresif bir büyüme trendi yakalayarak her çeyrek 5,0%’in üzerinde büyüme kaydetmiş, krizin etkilerinden kısa sürede kurtulmuştu. İç talep öncülüğünde yakalanan bu büyüme trendi, 2010 Aralık ayı itibariyle Merkez Bankası tarafından ekonomi için bir tehdit olarak algılanmış ve sıkı para politikası izlenerek ekonominin soğutulması hedeflenmişti. İçerde işler böyle devam ederken, küresel piyasalarda yaşanan daralma gün geçtikçe kendini daha da hissettirmeye başlamış, soğuma sürecini hızlandırmıştır.

Büyüme Oranları ile İşsizlik Oranları, korelasyonu oldukça yüksek verilerdir. Bu nedenle büyüme rakamlarında yaşanan hareketlilik işgücü piyasasının da kaderini belirlemektedir. Önümüzdeki dönemde büyüme tarafında yaşanacak negatif bir hareketlenme, İşsizlik Oranları’nı tekrar çift haneli rakamlara çıkarabilir.

17 Ağustos 2012 Cuma

Otomotiv Sektöründe Durgunluk Sinyalleri


Küresel piyasalarda yaşanan durgunluk sonrası, 2010'dan itibaren artan iç talep öncülüğünde, ekonomide çarklar yeniden dönmeye başlamış, özellikle otomotiv sektörü bu talepten en çok yarar sağlayan sektör olmuştu. Fiyatların gerilediği bu dönemde, ÖTV teşvikleriyle birlikte fiyatlar biraz daha aşağıya gelmiş, ciddi boyutlara ulaşan otomobil çılgınlığı başlamıştı. Ta ki günümüze kadar.

TÜİK tarafından aylık yayınlanan Sanayi Ciro ve Sipariş Endeksleri, sanayi sektörü hakkında önemli ipuçları veren öncü göstergeler niteliğindedir. Geçtiğimiz hafta yayınlanan Haziran ayı rakamları, özellikle otomotiv sektöründe durgunluk dönemine girildiğine dair işaretler taşımakta.

12 Ağustos 2012 Pazar

Türkiye'nin Not Artırımı Beklentisi Artıyor

Geçtiğimiz hafta açıklanan Haziran ayı sanayi üretimi beklentilerle uyumlu geldi. Ancak, mevsimsel etkilerden arındırılmış datanın negatif yönlü olması piyasada moralleri bozmaya yetti. 

2 yıldan beri Merkez Bankası’nın izlediği sıkı para politikası ve ihracat pazarlarında yaşanan daralma bu durumun ana nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Son dönemde yaşanan iyileşmelere rağmen enflasyon ve cari açık rakamları hala hedeflenen noktadan oldukça uzakta.

Merkez Bankası, bu durumun farkına varmış olacak ki açıklamalarına da yansımış durumda. Bu nedenle mevcut durumun bir süre daha devam edeceği, yılın son çeyreğinde ise faiz koridorunun üst kısmının aşağı çekilerek kademeli faiz indirimine gidileceği aşikar.

Küresel Piyasalarda İyimser Beklentiler


Kısa vadeli kar realizasyonlarına rağmen piyasalarda olumlu rüzgarlar esmeye devam ediyor.

Son dönemde Avrupa tarafından gelen iyimser açıklamalara rağmen gerekli adımların bir türlü atılamıyor olması moralleri bozuyor olsa da merkez bankalarının ekonomileri desteklemeye devam edeceğine yönelik beklentiler piyasaları ayakta tutmaya devam ediyor. 

11 Ağustos 2012 Cumartesi

Mevduat Faizleri Düştü Sıra Kredilerde


Yılın ilk günlerinde TL mevduata %12,50 , YP mevduata %5,40’lara varan faiz veren bankalar yılın 2.yarısında çıtayı oldukça aşağı çekmiş durumda. Çok değil birkaç ay öncesine kadar %11’in altında faiz vermeyen bankalar, mevduatta sınırı %9’lara çekmiş durumdalar. 

Haziran ayında kredi derecelendirme kuruluşu moody’s Türkiye’nin kredi notunu bir kademe arttırması sonrası yabancı fonlar yönünü Türkiye’ye çevirdi. Yeni girişlerle kur 1,77’lere kadar geri çekilirken, İMKB 65bin seviyelerine kadar yükseldi ve Hazine yılın en düşük borçlanma maliyetleriyle tahvil ihraç ederek Haziran ve Temmuz ayı borçlanmalarını başarılı bir şekilde finanse etti. Tahvillerin büyük çoğunluğunu yabancılar satın aldı. Mayıs sonunda %9,5 olan gösterge faiz %7,5 seviyelerine kadar geriledi. Haziran sonu banka bilanço döneminin sona ermesi ve MB enflasyon beklentisi, mevduat faizlerinin %9’lara kadar çekilmesinde bir başka faktör olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca Merkez Bankası’nın bankalara repo ihaleleriyle sağladığı fonlama maliyetlerini aşağı çekmesi önemli bir etken. Fonlama maliyetlerinin haziran ayındaki ortalaması %9,15’ten temmuz sonu itibariyle %8,70’e kadar düşmüş durumda. 

8 Ağustos 2012 Çarşamba

İhracatta İşler Yolunda Gitmiyor


Geçtiğimiz günlerde açıklanan 2012 yılı Haziran ayı dış ticaret verilerine göre 2011 yılının aynı ayına göre ihracatımız %16,9 artarken ithalatımız %5,4 oranında azalış göstermiş. Mevsimsel etkilerden arındırılmış seriye göre; ihracat %16,9 oranında artarken ithalat %1,5 oranında azalmış.

2011 Haziran ayında %52,5 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı, 2012 Haziran ayı itibariyle %64,9’a yükselmiş.

Haziran 2012 için açıklanan veriler ihracatın yolunda gittiğini gösterse de maalesef işin aslı hiç de öyle değil. Öncelikle şunu söyleyeyim; bir önceki senenin aynı ayı ile veri karşılaştırmak ihracatın nereye doğru gittiği hakkında en ufak bir ipucu dahi vermez. İhracatın nereye gittiğini görebilmek adına en azından son 3 yılın aylar itibariyle nereye gittiğini analiz etmek gerekir.

2010 Ocak ayında aylık 7,5 milyar USD olan İhracat, 2012 Haziran ayı itibariyle aylık 13,5 milyar USD'ye yaklaşmış durumda.  Aşağıdaki grafikte “toplam ihracat” ile “Altın hariç ihracat” rakamı karşılaştırılmakta. Mart 2012’den beri toplam ihracatta ciddi bir azalış gözükmemesine rağmen altın hariç ihracata baktığımızda ikinci çeyrek itibariyle performans gerçekte epey düşmüş bulunuyor.

29 Temmuz 2012 Pazar

2012-III Enflasyon Raporu Açıklandı !


Başçı, TCMB İdare Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlediği basın toplantısında, yılın 3. Enflasyon Raporu'nu açıkladı.  26 Temmuz Perşembe günü açıklanan 137 sayfalık raporu anca haftasonu inceleme fırsatı bulabildim. Raporun 32 maddeden oluşan özetini aşağıda bulabilirsiniz.




  1. Euro Bölgesi’ne dair sorunlar küresel ekonomiye dair orta ve uzun vadeli ciddi bir risk olarak varlığını korumaktadır.
  2. Geçtiğimiz üç aylık dönemde ABD ve Çin ekonomisinde iktisadi faaliyetlerin ivme kaybettiği görülmekte olup, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere dair büyüme tahminleri de aşağı doğru güncellenmektedir.
  3. Küresel iktisadi faaliyetin zayıf görünümüne bağlı olarak enflasyon riskleri azalırken büyüme ve finansal istikrara ilişkin kaygılar önemini korumakta olup, bu gelişmelere paralel olarak, merkez bankaları da genişletici para politikalarını sürdürmektedir.
  4. Merkez bankalarının sağladığı olağanüstü düşük maliyetli likitide olanaklarıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik kısa vadeli sermaye akımları önemli derecede oynaklığa yol açmaktadır.
  5. Haziran ayında gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının canlanması ve emtia fiyatlarındaki düşüşün hızlanması enflasyon risklerini azaltmıştır. Ayrıca, bu dönemde enflasyon ve cari dengeye ilişkin açıklanan verilerin piyasaya beklentilerinden olumlu gerçekleşmesi Türkiye’ye yönelik risk algılamalarını iyileştirmiştir.

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Kapasite Kullanım Oranı Nedir? (Temmuz Ayı Kapasite Kullanım Oranı)


İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO) çalışması, imalat sanayi sektöründe faaliyet gösteren işyerlerinin anket döneminde mevcut fiziki kapasitelerine göre fiilen gerçekleşen kapasite kullanımlarının alınmasını açıklamaktadır. Söz konusu veri, imalat sanayi üretimindeki gelişmeler için öncü gösterge olma özelliği nedeniyle karar alıcılar açısından önemli bir göstergedir.

Raporda sunulan kapasite kullanım oranları, 2007 yılında Resmi İstatistik Programı (RİP)’na dahil edilen aylık İktisadi Yönelim Anketi (İYA)’nde yer alan kapasite kullanım oranı sorusuna verilen yanıtların ağırlıklı ortalaması alınarak hesaplanmaktadır. İYA yöntemi ve kullanılan ağırlıklandırma konusunda ayrıntılı bilgi İYA’ya ilişkin Yöntemsel Açıklama notunda verilmektedir.

KATILIMCI PROFİLİ
2012 yılı Temmuz ayında imalat sanayinde faaliyet gösteren 2590 işyerine "İktisadi Yönelim Anketi" formu gönderilmiş, 2082 katılımcıdan yanıt alınmıştır. Yanıtlama oranı yüzde 80,4 olmuştur.

MAL GRUPLARINA GÖRE KAPASİTE KULLANIM ORANI                                    
Mal  gruplarına  göre  kapasite  kullanım  oranlarında,  geçen  yılın  aynı  ayına göre dayanıksız tüketim malları ve ara mallarında artış görülürken, yatırım malları ve dayanıklı tüketim mallarında düşüş görülmüş, gıda ve içeceklerde ise değişiklik gözlenmemiştir.

TEMMUZ AYINDA KAPASİTE KULLANIM ORANI  74,8 OLDU !

Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2011 Listesi Açıklandı



ISO 500'de Zirve Yine Tüpraş'ın, İSO-500 listesi 2011 verileri açıklandı.

Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşuna ait verilerin özeti aşağıdaki gibi. 



- İSO -500 listesinin toplam üretimden satışları 171,5 milyar USD, 
- İlk 10 firma toplam rakamın %25,5’unu karşılıyor, 
- İlk 50 firma toplam rakamın %49’unu karşılıyor, 

Merak edenler için İSO – 500’ün ilk 10 firmasını aşağıdaki listeden inceleyebilirler. İlk 10 değişmese de sıralamaları her sene küçük farklılıklar içerebiliyor. Listedeki tek kamu kuruluşu EÜAŞ.



FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

22 Temmuz 2012 Pazar

Karşılıksız Çeklerde Son Durum...

Son günlerde birçok yayın organı Ocak 2012 itibariyle değiştirilen Çek Yasası ve Karşılıksız Çeklerde Hapis Cezasının ortadan kalkmasını bu artışın tek nedeni olarak ileri sürmekte. Ancak Karşılıksız Çeklerde yaşanan artışın asıl nedenlerini anlamak adına aşağıdaki grafikler oldukça çarpıcı.

Karşılıksız çek sayısında yaşanan artışın geçen sene Temmuz 2011’den beri sürekli devam ettiği oldukça net.

Sorulması gereken soru şu;

Geçen seneden beri işler kötüye mi gidiyor, yoksa hapis cezasının ortadan kalması insanların keyfi davranmasına mı sebep oluyor. Karar sizin.


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

2012 - SPK Sınavları Tarihi Belli Oldu !

2012 yılında yapılacak sınavlar duyuruldu;

Lisanslama sınavları 01-02 Eylül 2012 tarihlerinde yapılacaktır.

2012 yılı içerisinde 01-02 Eylül ve 15-16 Aralık tarihlerinde iki adet lisanslama sınavı yapılacaktır. Eylül dönemi lisanslama sınavı başvuruları 16-29 Temmuz 2012 tarihleri arasında http://basvurular.meb.gov.tr/spl adresi üzerinden elektronik ortamda alınacaktır.

- Sınav Başvuru Ekranına buradan ulaşabilirsiniz.
- Sınav kılavuzuna buradan ulaşabilirsiniz.
- Sınavlarla ilgili Alt Konu Başlıklarına buradan ulaşabilirsiniz.
- Sınavlarla ilgili Oturum Tablosu ve soru sayılarına buradan ulaşabilirsiniz.
- Lisans Belgesi Türleri ve Modüllere Dair Açıklamalara buradan ulaşabilirsiniz.

NOT: Geçmiş dönemlerde düzenlenen lisanslama sınavları sonuçlarına buradan ulaşabilirsiniz.


GEÇMİŞ DÖNEMLERDE DÜZENLENEN LİSANSLAMA SINAVLARI  

27-28 Mart 2010 Lisanslama Sınavları


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

Dolar Ne Olacak?

Türkiye cephesinde geçtiğimiz hafta bir istihdam verisi, sonrasında ise olumsuz bir bütçe verisi açıklandı. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı endeksin yayımlandığı tarihten bu yana en düşük düzeye gerileyerek olumlu bir havaya işaret etti. Ancak, harcamalardaki artış ve gelirlerdeki azalma nedeniyle bütçe açığının beklentilerin çok üzerinde kalması bir miktar moral bozdu. Maliye Bakanı Şimşek’in yaptığı açıklamada gerekli olması durumunda yeni bütçe önlemlerinin alınabileceğini vurgulaması mali disiplin kapsamında kararlılığın korunduğunu gösterdi. Bu açıklamanın rakamlar ile ilgili endişeleri bir miktar hafiflettiği kanaatindeyim.

Bununla birlikte dolaylı vergilere olarak bağımlılıktan dolayı Türkiye ekonomisinin ivme kaybettiği dönemlerde bütçe performansının bozulmasını olağan karşılamak lazım. Bu kapsamda bütçenin kalitesini artırmak ya da bu yönde çalışmalar yapmak gerekiyor.

Yurtdışındaki iyimserlik geçtiğimiz hafta Türk mali piyasalarına da sirayet etti. Ancak son günlerin aksine Türk mali piyasalarının bir miktar geride kaldığını gözlemledik. Hisse senedi piyasasında anlamlı bir hareket olmadı. İMKB-100 endeksi 63binli rakamlara yaklaştıkça gelen satışlar ile haftayı önemli bir değişim kaydetmeden tamamladı. Faiz cephesinde hem Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısı öncesindeki beklentiler hem de TCMB’nin likidite koşullarını gevşetmeye devam etmesi nedeniyle iyimserlik sürdü.

Kısa vadeli bonolardaki değerlenme sürerken uzun vadede de sınırlı olmakla birlikte faizlerdeki düşüş sürdü. Türk Lirası (TL) döviz sepeti karşısında değerlenmeye devam ederek 2.01’in altına geldi (TL açısından son bir yılın en değerli seviyesi. USDTRY’nin geldiği seviye son iki ayda iki kez denenip kırılamayan 100 günlük hareketli ortalama...

Enflasyon görünümündeki iyileşme ve cari işlemler açığındaki sınırlı düşüş sonrasında TCMB likidite koşullarını bir miktar rahatlatmış ve bu sayede gecelik fonlama maliyeti çift hanelerden %8’e doğru gerilemişti. Yani bir bakıma TCMB faiz indirimine gitmişti. Perşembe günkü toplantıda TCMB’nin bu kapsamda görüşlerini değiştirmeden koruması beklendiği gibi gerçekleşmiş oldu.

Piyasada faiz koridorunun üst kısmında 50 baz puanlık bir faiz indirimi olabileceği bekleniyordu. Ancak bu tarz bir haber major bir etkide bulunmasa da şu an için erken olduğu kanaatindeyim ve bu nedenle de bir süre daha TCMB’nin faizlere dokunmayacağını öngörüyorum. Buna sebep olarak da enflasyon görünümündeki iyileşmeye rağmen halen %5’lik hedefin uzakta olduğu; ayrıca TCMB’nin halihazırda faiz indirimine gidecek bir esnekliğe sahip olduğu gerçeklerini ön plana çıkarabiliriz.

USDTRY kuru için 1.8000 direnci oldukça önemli. Bu seviyenin kırılıp kırılmadığını görmekte fayda var. Eğer bu hedefinde başarılı olursa düşüş ivme kazanabilir. Aksi taktirde 1.80’li seviyelerde dengelenme görebiliriz.


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

%51 İhtimalle Parasal Genişlemeye Doğru

Geçtiğimiz hafta, FED Başkanı Bernanke’nin Senato’da yaptığı yılın ilk yarısının değerlendiren sunumu öncesinde küresel mali piyasalar yeni bir parasal destek paketini fiyatlamaya başlamıştı. Bu nedenle piyasalara bir miktar iyimserlik hakimdi. Ancak, Senato’nun bu tarz teşvik paketlerine karşı olduğu biliniyor. Zaten Bernanke’nin Senato ve Kongre’de yaptığı önceki sunumlarda yeni bir parasal genişlemeye gitme yönünde herhangi bir işaret vermediği de ortadaydı. Dolayısıyla bu konuşmaya çok fazla bel bağlanmaması gerektiği konusunda herkes hemfikirdi. Bu yüzden Bernanke’nin tüm opsiyonların masada olduğunu belirteceği ancak somut bir parasal genişleme açıklaması yapmayacağını tahmin etmek zor olmadı.

ABD’den gelen zayıf perakende satış verisi ve IMF’nin ekonomik büyümeye ilişkin olumsuz tahminleri sonrasında bu parasal genişleme ihtimalinin daha da arttığını söyleyebiliriz aslında. Yeni bir parasal genişleme sinyali ABD Doları’nı zayıflatıp risk iştahını artıracak ve bu sayede diğer finansal enstrümanların getirisini destekleyecektir. Bu yüzden geçtiğimiz hafta piyasalarda benzer yönde bir hareket gözlemledik. EURUSD paritesi 1.2310 ile son bir haftanın en yüksek düzeyine ulaşırken emtialar, hisse senetleri ve gelişmekte olan ülke para birimleri de hatırı sayılır bir oranda değer kazandı.

(FED) Başkanı Bernanke’nin uzun konuşmasının büyük bir bölümü piyasalarda hayal kırıklığına neden oldu zira merakla beklenen parasal genişleme hakkında ipucu dahi vermedi. Sadece her zaman dile getirdiği “tüm opsiyonlar masanın üzerinde” ifadesini kullanarak umut vermeye devam etmiş oldu. Bu nedenle de konuşması sonrasında piyasalar satış baskısına maruz kaldı. Mesela, 1.2300’e yakın seviyelerden işlem gören EURUSD paritesi hızlı bir şekilde 1.2200’nin altına geriledi. Hisse senedi piyasaları, emtialar ve para birimleri de benzer bir tepki gösterdi.

Sunumun sonlarına doğru yapılan soru-cevap bölümünde ise aşağıdaki başlıklar ön plana çıkmış oldu;
a) Yüksek enflasyon hedeflenmesi, 
b) İskonto faizlerinin indirilmesi, 
c) Düşük oranda faiz taahhüdünün uzatılması, 
d) Devlet ya da Mortgage cinsi tahvil alımı, 
e) FED’e park eden paraya düşük faiz ödenmesi,
Bunların hiçbirisi yeni olmasa da Bernanke’nin parasal destek anlamına gelebilecek ifadeler kullanması mali piyasalardaki satışların önemli bir kısmının geri alınmasına yardımcı oldu. 1.2200’nin altına gerileyen EURUSD kısa sürede yeniden 1.2300 seviyesine yaklaştı.

Bernanke’nin mali piyasaların beklentilerini tam anlamıyla karşılayamadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Seçimler yaklaşırken FED’in oyuna fazlasıyla dahil olup ekonomiyi desteklemesine Cumhuriyetçiler tarafından şiddetle karşı çıkılıyor. Bu kapsamda, Bernanke’nin ikinci gün yaptığı sunum daha da önemliydi zira Meclis’te Cumhuriyetçiler daha çoğunlukta...

Almanya Başbakanı Merkel’in Euro’nun zor durumda olduğu ve henüz kapsamlı bir çözüm önerisi bulunamadığına ilişkin itirafına rağmen bir yandan ABD’de gelen güçlü şirket bilançoları, diğer yandan merkez bankalarından beklenen parasal destekleme adımları piyasaları olumluda tutmaya yetiyor. ABD Merkez Bankası Başkanı Bernanke Para Politikası Komitesi’nde yaptığı açıklamada önceki güne ilave olarak yeni bir sinyal vermese de tüm opsiyonların masada olduğunu yineleyerek piyasaları dengede tutmayı başardı.

Son söz;
EURUSD paritesinde 1.2330-1.2350 seviyesi yukarı yönde kırılamadıkça 1.2150’ye doğru bir hareketin yinelenme ihtimali artıyor.


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

18 Mart 2012 Pazar

Parasal Genişlemede Sona Yaklaşıldı


FED, 25 Ocak'ta mali piyasaların seyri, istihdam piyasasındaki gelişmeler ve ekonomik faaliyetlerin düzeyi hususlarında temkinli yorumlarda bulunmuş ve faizlerin mevcut sıfır seviyesinde tutulması için zaman aralığını 2014 sonuna kadar uzatmıştı. Toplantı sonrası Bernanke yaptığı açıklamada "üçüncü bir parasal genişlemenin" masada olduğu ifade edilerek parasal genişlemenin süreceğinin işaretini vermişti. Bu gelişme sonrasında mali piyasalarda ciddi bir iyimserlik yaşanmıştı.

Bu hafta yapılan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısına kadar geçen zaman diliminde ABD'den gelen güçlü ekonomik veriler ve FOMC'nin birçok üyesinin ciddi muhalefeti ile yeni bir parasal genişleme ihtimali oldukça azalmış oldu. Bu zaten bir süredir piyasalarda negatif etkide bulunuyordu.

FED ise üç küçük ancak önemli görüş değişikliğine gitti:
a) Mali piyasalardaki sıkıntının her geçen gün daha da hafiflediği,
b) Sabit yatırımlarda ve Hane halkı harcamalarında artışın devam ettiği;
c) İşgücü piyasasındaki durumun daha da iyileşmesi ve işsizlik oranlarında belirgin bir düşüş olduğu;

Bu görüş değişiklikleri ekonomiyi desteklemek adına yeni bir programa ihtiyaç kalmadığı anlamına geliyor. Zaten, son dönemde Bernanke de bu ihtimali dile getirmekten imtina ediyordu. Piyasalar hemen bu gelişmeye tepki vermiş oldu. Yeni bir parasal genişlemeye gerek duyulmadığı algılamasının güç kazanması güvenli liman statüsünde olan Amerikan ve Alman tahvillerinde sert satışlara neden oldu. Amerikan 10 yıllık tahvil faizleri %10’lara varan artışlar kaydederek %2.35 seviyesine kadar yükseldi FED’in yeni bir parasal genişlemeye gitmeyeceği söylemi ABD Doları’nı değerlendirmiş oldu.

Henüz enflasyonla ilgili negatif bir sinyal alınmadığı da göz önüne alınırsa FED'in son dönemdeki duruş değişikliğini bir dönüm noktası olarak nitelendirmek doğru olmayabilir bu nedenle FED'in mevcut gevşek duruşunu uzunca bir süre daha sürdürme ihtimali yüksek. Ancak şunu söyleyebiliriz ki faizlerde en düşük seviyelerin geride kalmış olma ihtimali oldukça yüksek.

Faizlerde sert yükselişlere yol açan bu hareketin FED tarafından arzulanan bir durum olmadığını, bu nedenle de kısa vadede aksi yönde bir açıklama geleceğini düşünüyorum. FED Başkanı Bernanke’nin en yakın konuşması 20 Mart tarihinde. Bu doğrultuda önümüzdeki dönemde yapacağı açıklamaların yakından izlenmesi gerekiyor.

Toplantı sonrası üç önemli fiyatlama değişimi yaşanmış oldu;
a) Gelişmiş ülke faizlerinde sert yükseliş;
b) ABD Doları’nda değerlenme;
c) Gelişmekte olan ülke para birimlerinde sert değer kaybı.

Gelişmiş ülke faizlerinde yaşanan sert yükselişler sonrası Türkiye’de de faiz eğrisinin uzun kısmında yükselişler yaşandı. Kısa taraftaki bozulma ise çok sınırlı kaldı.

Döviz kuru cephesi ise sıkıntılı bir hafta geçirdi. Özellikle 1,80 seviyelerinde kurumsal kaynaklı alımlar, sonrasında ise yurtdışı kaynaklı stop-loss niteliğindeki alımlar ile USDTRY kuru sert bir yükseliş kaydetmiş oldu. Gece saatlerinde işlem hacminin oldukça azaldığı zamanlarda USDTRY kuru 1.8140’lara varan yükselişler kaydetti. TL döviz sepeti karşısında 2.08 seviyesinin üzerine çıktı. Diğer gelişmekte olan ülke para birimleri ile karşılaştırıldığında TL’de negatif bir ayrışma olmadığını söyleyebiliriz. Bu da hareketin genel olarak ABD Doları’nın zayıflamasından kaynaklandığına işaret ediyor. FED’den gelecek parasal genişleme ihtimallerine kadar TL’nin zayıf kalacağı kanaatindeyim.


FinansTeknik.com
Finans Teknik.com

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.