Bu Blogda Ara

27 Mayıs 2013 Pazartesi

IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu


IMF geçtiğimiz hafta Nisan ayı “Dünya Ekonomik Görünüm”, “Küresel Finansal İstikrar” ve “Mali Monitör” raporlarını yayımladı. Bu raporlardaki ana mesajları aşağıda görebilirsiniz.  


Gelişmiş ülkelerde büyüme inişli çıkışlı kalmaya devam edecek…
Küresel ekonomik görünüm tekrar iyileşse de gelişmiş ülkelerde ekonomik toparlanmaya ulaşma süreci inişli çıkışlı kalmaya devam edecek. 

Gelişmiş ülkelerde aktivitenin 2013’ün ikinci yarısında kademeli bir şekilde toparlanması bekleniyor. Özel sektör talebi ABD’de sağlam görünürken; Euro Bölgesi’nde hala oldukça zayıf. Gelişmekte olan ülkelerde ise aktivite şimdiden hız kazandı.


Riskler ağırlıkla Euro Bölgesi kaynaklı…
Euro Bölgesi’nde en önemli kısa vadeli riskler: Uyum sürecinin uzaması, zayıf bilançolar, çekirdek ekonomilerde kırılan kredi kanalları ve Euro Bölgesi’nde güçlü ekonomik ve parasal birliğe yönelik yetersiz ilerleme. ABD ve Japonya’da ise riskler genel olarak orta vadeli maliye politikası ile ilgili.   

Gelişmiş ülkeler ekonomiyi canlandırmak için tüm adımları atmalı…
Gelişmiş ülkelerde zayıf talebi desteklemek amacıyla tüm ihtiyatlı politika önlemleri alınmalı. Ancak yüksek ülke (sovereign) borç seviyesi ile ilgili riskler maliye politikası hareket alanını sınırlıyor. 

Gelişmekte olan ülkelerde ise orta vadede biraz sıkılaştırma yapılması uygun görünüyor. Sıkılaştırma para politikası ile başladıktan sonra ihtiyatlı önlemlerle desteklenmeli.

Borçluluk oranlarını düşürme konusunda büyüme de önemli bir kriter…
Borçluluk oranlarını düşürmede hızlı bir ilerleme kaydetmek için ülke borcu üzerindeki faiz oranı ile ekonomik büyüme arasındaki farkın olası en düşük seviyede gerçekleşmesi kritik görünüyor. Birçok durumda potansiyel büyümeyi yükseltici yapısal reform uygulamaları için yer bulunuyor. Ayrıca yüksek borçlu gelişmiş ülkelerin faiz oranlarının düşük kalmaya devam etmesi ve piyasa güveninin sağlanması için politika tedbiri almaya devam edilmeli.

Japonya ve ABD’de orta vadede borç oranlarını düşürücü açık ve güvenilir plan olmaması önemli bir endişe kaynağı. Gelişmiş ülkelerde otoritelerin yapısal dengelere odaklanması gerekiyor.

Gelişmekte olan ülkelere yüksek sermaye akımı riski var…
Bugün geleneksel olmayan politikalara büyük önem verilse de yan etkilerin dikkatlice izlenmesi ve kontrol edilmesi gerekiyor. Öte yandan olumlu finansman ortamı gelişmekte olan ülkelerde iç finansal dengeye ilişkin artan zorluklar yaratabilir. Bazı ülkeler dışında değerlemeler tehlikeli seviyelere henüz ulaşmasa da küresel faiz oranının yükseldiği dönemde oluşacak hassasiyetin ve piyasa oynaklığının gelişmekte olan ülkelerde de artış gösterdiği görülüyor.

Düşük faiz ve alışılmadık politika önlemleri bileşimi “MP-plus” olarak tanımlanabilir. MP-plus finansal istikrarı sağladığı gibi bankacılık sektörünün yaralarını da sardı. Bu durum ekonomik büyümeyi tetiklese de bu politikaların süresi uzadıkça ekonomik koşullar finansal piyasalar için olası riskleri artırıyor. Bununla birlikte parasal genişlemeye dönük mesajlar gelişmekte olan ülkelere haddinden fazla sermaye akımı riski yaratabilir. Bu noktada, para politikasına çok fazla yük yüklendiği, mali politikaların, finansal sektöre dönük reformların ve uluslararası işbirliğinin de gündemde olması gerekiyor.   

Gelişmekte olan ülke bankaları  için ana zorluk büyümeyi desteklemeye devam ederken artan iç kırılganlıklara karşı ihtiyatlı olmak gibi görünüyor. Yeni piyasa ve düzenleyici ortam ayrıca küresel bankaların iş modellerini daha küçük, basit ve daha fazla ana ülkeye odaklı bir yapıya değiştirmeye itiyor.


Kur gelişmelerine karşın iç ve dış dengeyi sağlayıcı adımlar atılmalı…
Tüm ekonomiler için kura ilişkin endişelerle başa çıkmanın yolu iç ve dış dengeyi teşvik eden politikalar izlemektir. Dış fazla veren gelişmekte olan ülkeler kurlarının piyasada belirlenmesine izin vermeli, tüketim kaynaklı büyümeye  destek verecek yapısal politikalar uygulamalı.

Dış açık veren gelişmekte olan ekonomilerde ise sermaye girişlerini sağlıklı bir şekilde çekmeyi destekleyecek yapısal politikalara ihtiyaç var. Bu sermaye akımları ekonomilerin dengesini tehdit ettiğinde; ülkeler makro ihtiyati ya da sermaye hareketi yönetimi adımları ile geniş iç dengesizliklerin büyümesini engelleyebilirler.

Orta vadeli riskler daha çok aşağı yönlü
Senaryo üzerinde orta vadeli riskler: 
    1) Euro Bölgesi’nde oldukça düşük büyüme ya da durgunluk, 
    2) ABD ve Japonya’da mali sorunlar 
    3) gelişmiş ülkelerde beklentilerden daha az durgunluk ya da enflasyonda hızlı yükselme 
    4) geleneksel olmayan para politikasına ilişkin riskler 
    5) bazı büyük gelişmekte olan ekonomilerde azalan potansiyel üretim  





Nisan 2013 Tahminleri
Ocak 2013'e Göre Fark
Büyüme (%)
2012
2013
2014
2013
2014
Dünya
3.2
3.3
4.0
-0.2
0.0
Gelişmiş Ekonomiler
1.2
1.2
2.2
-0.1
0.1
ABD
2.2
1.9
3.0
-0.2
-0.1
Euro Bölgesi
-0.6
-0.3
1.1
-0.2
0.0
Japonya
2.0
1.6
1.4
0.4
0.7
Gelişmekte olan piyasalar
5.1
5.3
5.7
-0.2
-0.1
Orta ve Doğu Avrupa
1.6
2.2
2.8
-0.3
-0.4
Ortadoğu ve Kuzey Afrika
4.8
3.1
3.7
-0.3
-0.2
Çin
7.8
8.0
8.2
-0.1
-0.3
Rusya
3.4
3.4
3.8
-0.3
0.0
Brezilya
0.9
3.0
4.0
-0.5
0.1
Hindistan
4.0
5.7
6.2
-0.2
-0.1
Türkiye
2.6
3.4
3.7
-0.1
-0.3
Enflasyon Tahminleri (Ortalama, %)
Gelişmiş Ekonomiler
2.0
1.7
2.0
0.1
0.2
Gelişmekte olan piyasalar
5.9
5.9
5.6
-0.1
0.1
Petrol (US$, ortalama)
105.01
102.6
97.6
2.9
0.8


IMF Türkiye için yılsonu enflasyon tahminini %5.5’e indirdi…


IMF Türkiye’nin 2013 yılında %3.4; 2014 yılında %3.7 büyümesini öngörüyor. Türkiye gelişmekte olan Avrupa bölgesi içinde büyümenin en olumlu seyrettiği ülke olarak değerlendiriliyor. Bir önceki rapora kıyasla enflasyon tahminleri aşağı yönlü güncellendi. 2012 yılında ortalama olarak %8.9 olan enflasyonun 2013 yılında %6.6’ya yükselmesi, 2013 yıl sonunda ise %5.5 olması öngörülüyor. İhracat tahmini 2013 yılı için aşağı revize edilirken; 2014 için hızlanma öngörülüyor. 2012 yılında %6.0 olan cari açık/GSYH oranı 2013 yılı için %6.8 ve 2014 yılı için %7.3 öngörülüyor. 2012 yılında %9.2 olan işsizlik oranının 2013 yılında %9.4’e yükselmesi bekleniyor.



Rapora göre Türkiye, 2011 yılında GSYH büyüklüğü olarak 18. büyük ekonomisi iken, 2012 yılında ekonomik büyüklükte Hollanda’yı geçerek 17. oldu.


IMF Türkiye Tahminleri
2012 Gerçekleşme
2013
2014
GSYH (Milyar TL)
1,427
1,570
1,722
GSYH (Milyar US$)
794
852
882
Kişi başına GSYH
10,609
11,236
11,498
Tasarruflar/GSYH
15%
14.2%
14.8%
Enflasyon (Yılsonu)
6.4%
5.5%
5.0%
İşsizlik oranı
9.2%
9.4%
9.5%
Genel yönetim bütçe dengesi/GSYH
-1.5%
-2.2%
-2.3%
Genel yönetim borç stoku/GSYH
36.4%
35.5%
35.4%
Cari işlemler açığı/GSYH
-6.0%
-6.8%
-7.3%
US$/TL* (Yıl ortalaması)
1.80
1.84
1.95
* Milli gelir rakamlarından tarafımızca hesaplanmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ekonomik Takvim

Canlı Ekonomik Takvim Investing.com Türkiye tarafından sağlanmaktadır, lider finans portalı.